COVİD-19 virüsünün yayılmasıyla sağlık konusunda efsanelerin ne kadar sık çıktığını tüm dünya tecrübe etti. Virüsler, yaygın hastalıklar, ağız ve diş sağlığı gibi akla gelen tüm sağlık alanlarında yanlış bilinen onlarca sağlık efsaneleri mevcut. Bu durum toplumumuzda da oldukça yaygın.
Sağlık Efsaneleri Tamamen Uydurma
Başta COVİD-19 olmak üzere sağlık alanındaki efsaneler bilgi kirliliği yanında endişe ve kararsızlığa da neden oluyor. Konuşma dilinde yanlış aktarılan veya tamamen uydurma olan efsaneleri sizler için derledik.

1.MARKETTEN ALINAN ÜRÜNLERİ YIKAMAK ZAMAN KAYBI
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüsün en bilinen yayılma yolu damlacık yolu ile yayılmadır. Marketteki paketli ürünlere, sebze ve meyvelere birçok insan temas ediyor. Semptom göstermeyen veya tedbirsiz davranan COVİD pozitif hastalar temel ihtiyaçları için marketlere gidiyor. Öksürme, hapşırma hatta konuşma ile gözle görülemeyen damlacıkları ellerine ve etraflarındaki gıdalara bulaştırıyorlar. Yüzeyler üzerinde saatlerce kalabildiği kanıtlanan koronavirüs ise sağlıklı bir insanın paket ve gıdalara teması ile bulaşmaya sebebiyet veriyor.
Bu bulaşma yolunu engellemenin ilk yolu herkesin maske takması. Daha sonra ise alışveriş yapan müşterilerin alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekiyor. Marketlerdeki ürünlere olabildiğince az temas edilmeli. Ürün dokunarak değil bakılarak seçilmeli. Eve getirilen sebze, meyveler sirkeli suda yarım saat bekletilmeli ve paketli gıdalar dezenfekte edilmeli.
2.GENÇLER COVİD-19’U HAFİF GEÇİRİYOR
Çoğunluğun semptom göstermeden geçirdiği bu hastalık aslında daha büyük tehlikelere kapı açıyor olabilir. Yeni çıkan vaka haberleri ile hepimizin üzülerek izlediği genç ölümlerin yanı sıra gözden kaçan bir bilgi mevcut. Semptom göstermeden vücuda yerleşen virüs aslında vücudunuzda kalmaya devam ediyor olabilir. Bu da mutasyon geçirmesi için uygun ortamda kalmaya devam ettiğini gösterir. Yıllar sonra bile farklı etkilerle ortaya çıkabilecek olan bu virüste her kesim gibi gençlerin de dikkatli olması şart.

3.İKİ METRE MESAFE HER KOŞULDA YETERLİDİR
Sosyal mesafenin çok önemli olduğu hepimizin akıllarına kazınmış bir gerçek. Hastalıkların çoğundan korunmada asırlardır önemli bir silah olarak kullanıyor. Fakat bilim adamlarının yürüttüğü bir çalışma 2 metre olarak ifade edilen sosyal mesafenin her koşulda yeterli olmadığını gözler önüne seriyor. Virüs hava şartlarının değişmesi, nem oranı, rüzgar hızı gibi etkilerle COVİD pozitif bir hastanın öksürmesi sonucu 6 metreye kadar yayılabiliyor.
Covid-19 her birimizin çok dikkat etmesi gereken bir virüs. Gittikçe ağırlaşan ve artan vaka sayıları olabildiğinde evde kalmamız gerektiğini tekrar tekrar hatırlatıyor. Hepimiz, kendimiz ve sevdiklerimiz için üstümüze düşen görevleri yapmalı, tedbiri elden bırakmamalıyız.
4.BENİM KOLESTEROLÜM VAR
Evet, hepimizin kolesterolü var. Kolesterol hücrelerimiz için olmazsa olmaz bir yağ türü. Vücudumuzda akla gelmeyecek kadar çok görevi var:
- Hücre zarında yapı elemanı. Hücrelerimize dayanıklılık ve yalıtım sağlıyor.
- Seks hormonlarının üretiminde görevli.
- D vitamininin üretilmesini sağlar.
- Sindirimde büyük önemi olan safra asidinin yapısında bulunur.
Yani kolesterol sağlığımız için olmazsa olmaz bir yapı taşıdır. Zararlı olan vücutta taşınması için proteinle birleşerek oluşturduğu lipoproteindir. HDL ve LDL olarak adlandırılır. Halk arasında HDL hayırlı LDL lanetli kolesterol olarak öğretilse de İngilizce high/lowdensitylipoprotein’in kısaltılmasıdır. Herkesin aklında kalmasını sağlayan hayırlı ve lanetli benzetmesi ise doğrudur. Kolesterolü olduğunu söyleyen bir hastanın LDL miktarı artmıştır. LDL, damarlarda tıkanmaya ve sertliğe neden olduğu için diyetle alınan kolesterol miktarına dikkat etmek gerekir.

5.DİŞ BEYAZLATMA İŞLEMİ DİŞLERE ZARAR VERİR
5 sene boyunca lisans eğitimi almış üstüne uzmanlığını yapmış hiçbir hekim hastalarının sağlığına zarar verecek bir işlem uygulamaz. Hatta birçok diş hekimi kendi kendine diş beyazlatma işlemini yaptığını söylüyor. Dişlerde sağlıklı ve bembeyaz gülüşler isteyen hastalarsa etrafı tarafından “Dişlere zarar veriyormuş sakın yaptırma!” uyarısı ile karşılaşıyor. Bu uyarının sebebi dişlerin beyazlamaması ya da gözle görülür bir hasar alması değildir. Diş beyazlatma işlemi yaptıran hastalarda birkaç gün sızlama görülür.
Beyazlatma işlemi öncesi hastanın ağız sağlığı kontrol edilir. Bütün dişler uygun hale getirildikten sonra diş etleri korunur. Ardından dişlerinize jel sürülür. Bu jelin amacı mine tabakasının porlarını genişletmektir. Böylece işlem dentin tabakasına etki edecektir. Beyaz rengi verendentine işlem yapıldıktan sonra mine tabakasında delikler başarılı şekilde açılmışsa iyileşmesi zaman alır. Özellikle 3 gün kapanma çok hızlı gerçekleşeceği için dişte hassasiyet oluşur. Bu da hastaların sızlama şikayeti sonucu zararlı olduğunu düşünmesine sebep olur. Oysaki işlem başarı ile gerçekleşmiştir. Yine de diş etlerinizde veya dişinizde bir anormallik görürseniz hekiminize başvurmanız gerekir.
6.DİŞ MACUNLARI ÇOK ÖNEMLİDİR
Gelelim sağlık alanındaki bir diğer uydurmaya. Diş macunları ağız sağlığı konusunda bilindik markalar kullanıldığı sürece çok büyük bir fark yaratmamaktadır. Önemli olan fırçalama şekliniz ve sürenizdir. Fakat diş etlerinizde hassasiyet varsa hekiminize danışarak uygun bir diş macunu almanız gerekir.
7.DİŞ TELİ KULLANDIKTAN SONRA DİŞLERİM TAMAMEN DÜZELİR BİR SAĞLIK EFSANESİ
Ne yazık ki bu da bir halk uydurmasıdır ve sağlık efsaneleri arasında en çok inanılan budur. Dişleriniz tel tedavisinden hemen sonra tamamen düzelmiş olacaktır.Fakat sanılanın aksine dişler hareketlidir. Birbirlerini iterler veya dönerler. Tel tedavisi sonrası inci gibi olan dişleriniz tabi ki eski haline dönmeyecektir. Ufak eğrilmeler ve oynamalar görülebilir. Bunu önlemek için tedavi sonrası verilen koruyucu plağı düzenli olarak kullanmanız gerekir.
8.SOĞUK HAVALAR HASTA EDER
HAYIR! Soğuk havalarda üşütmek olarak adlandırılan şey bir hastalık sebebi değildir. Sebebi tamamen aldığınız mikroplardır. Hatta Rusya gibi ülkelerde sıkça yapılan soğuk sularda yüzme gibi etkinlikler bağışıklığınızın güçlenmesine yardımcı olabilir.
Katarakt nedir makalemizi de okuyunuz.
9.KALBİ DURAN HASTAYA ELEKTROŞOK VERİLİR
Dizi ve filmlerde kalbi tamamen duran hastaya elektroşok uygulandığını görürüz. Oysaki birçok cerrah ölen hastaya elektroşok uygulamaz. Kalp ritmi düzgün olmayan hastaların ritmini tekrar düzeltmek için uygulanan bir yöntemdir. Ağır depresyon hastalarına da daha farklı bir yöntemle bu tedavi uygulanır.
Sağlık alanı her birimiz için önemli. Bu sebeple yapılacak işlemler öncesi etrafımızdaki insanlardan çok hekimlerin söylediklerine kulak vermeliyiz. Böylece kafa karışıklığına ve endişeye sebebiyet veren sağlık efsaneleri gittikçe azalacaktır.